Kürkün Mazereti Yok


İnsanlar tarafından dünyanın hemen her tarafında hayvanlara çok çeşitli nedenlerle kötü muamele edildiği, korkunç şekillerde öldürüldükleri artık herkes tarafından biliniyor.

Bu sebeplerin en başında gıda (beslenme), sağlık (tıp endüstrisi) ve inanç (tanrıya kurban verme ) gelmektedir. İstisna tanımadan hayvan yaşamını savunan bizlere göre bu sebeplerin hiçbiri bir canlının yaşamasından daha önemli olamaz. Hiç bir insanın hiç bir gerekçeyle bir hayvanı acılı şekillerde öldürerek etini, sütünü, derisini, alması hoşgörebileceğimiz bir şey değildir. Yaşarken de gücünün sonuna kadar kullanılıyor olması aynı kötü muamelenin başlangıç kısmıdır. Fakat dünyada yaşayan milyarlarca insanın en çok da bu gerekçelerle ya bu işkenceyi görmezden geliyor, ya da dolaylı yollardan , bazen de direk buna katılıyor.

Ancak hayvanlara işkencenin gerçekten inanılmaz boyutlara vardığı bir alan daha var ki vicdanlı bir insanın asla kayıtsız kalamayacağını düşünüyorum. Korkunç boyutlara varan yaşam hakkı ihlalleri ve insanlığın vicdanını paramparça eden bu alan kürk ve deri kullanımıdır. Hiç tartışılabilir gerekçeye sahip olmayan bu vahşet ve kıyım aslında tüm hayvansevenlerin nedense gözünden kaçıyor ya da farkında değiller. Paylaşım sitelerinde üç beş kanlı kürk görüntüsü dışında bu konuyu ciddi olarak ele alan çok az sayıda insan ve topluluk vardır. Gıda konusunda zayıf kalan savaşımlar biryere kadar anlaşılabilir. Doğduğu andan itibaren en sevdiği ve güvendiği herkesin etin (hayvan bedeni) gıda ve vazgeçilmez bir beslenme maddesi olarak sunulan bir ortammda büyüyen insanlar çok ciddi bir farkındalık gerektiren hayvan eti yememe durumunu ya hiç anlayamaz, ya da bununla savaşmak için gerekli gücü bir türlü bulamaz. Bunun için de görmezden gelir. Çünkü insan kendiyle yarıyan hakları sevmez. Hayatının merkezinde olan kültürel/ sosyal olarak en güçlü şekilde savunduğu sofrasına uzananılmasından hoşlanmaz ve şiddetle buna karşı durur. Onun için bu savaş zordur ve gerçekten çok cesur hayvansevenlere ihtiyaç duyar.

Yine dünyanın her yanında inançları için ilkel yöntemlerle “tanrılara kurban adama, kan dökme “ adetleri yüzünden son derece akılalmaz kıyımlar yaşanmaktadır. Bütün bunlarla savaşmak da gerçekten zordur.Bu noktalaları es geçen (bilerek ya da bilinçsiz) hayvansevenleri esefle karşılamakla beraber onları anlamaya çalışabilirim.

AMA YA KÜRK?

Kürk ve deri kullanma merakı, tamamen tartışılabilir gerekçelerden uzak, büyük bir kıyımdır ve vicdanları yaralamaktadır.

İnsanlar kürk ve deriyi talep ederek, aslında bilmedikleri, görmedikleri vahşi bir kıyıma davetiye çıkartmaktadır. Onlara bundan vazgeçmelerini söyleyebiliriz. Yemeğine, inancına, kültürüne bir etkisi olmayan bu kıyımdan haberdar olduklarında hala taleplerini sürdürmeyen insanlar olacağından eminim. En azından kürkten, deriden, onları vazgeçilebilir bir keyif aracı için öldürülmekten kurtarabilecek yolu birlikte bulabiliriz.

Hayvanseven ve bu mücadeleye etkin olarak katıldığını beyan eden herkesin öyle ya da böyle bu büyük kıyımlarla karşılaşmayı, yüzleşmeyi göze alması gerekmektedir. Ancak ozaman gerçekçi bir hayvan koruma mücadelesi ve gerçekçi bir hedeften söz edilebilir.

Kürk kıyımının hiç bir tartışılabilir gerekçesi yoktur.
Ne inanç, ne gıda, ne tıbbi zorunluluklar... sadece ve sadece keyif.

Bu nedenle 2010-2011 yılını “kürk kullanımına karşı” sosyal ve hukuki çalışmalara daha geniş yer verecek olan çalışmalarımıza ayırıyoruz.

Bu konuda duyarlılığın artması, gerçeklerin gösterilmesi için herkes çaba harcayacak ve keyfi kıyımların durdurulması yolunda artık ciddi adımlar atılacak.

Av. Hülya Yalçın

Hiç yorum yok: